''Yaralıyım, oluk oluk kan ve kan kokusu.
Ve can acısı...
Nasıl bir yer burası?
Bir el... Şah damarımı bulmaya çalışıyor. Elinde kanca...
Bir el... Ayaklarımı bağlıyor, kurtulmaya çalışıyorum.
Bir el... Kulaklarımı tıkıyor, açmaya çalışıyorum.
Bir el... Parmaklarımı kırmaya çalışıyor, kaçmaya çalışıyorum.
Bir el... Gözlerimi kapıyor, açmaya çalışıyorum.
Bir el... Elimdeki meşaleyi söndürüyor, karanlıkta kalıyorum.
Korkuyorum.
Canım yanıyor, kan kaybediyorum.
Beni buradan kurtaracak yok mu?
Yardım ediiiin!
Ne olur!
Çok karanlık burası, ışık yakacak yok mu?
Ben karanlıktan da korkuyorum.
Kimse yok muu?
Yardıma muhtacım...''
Ter içinde uyandım. Nasıl bir rüyaydı bu?
Ne rüyası düpedüz kabus. Çok korktum.
Neresiydi orası? O insanlar niçin bana zarar vermeye çalışıyorlardı?
Kalkıp bir bardak su içsem iyi olacak. Artık uyunmaz, ya yine görürsem aynı kâbusu?
Neyse en iyisi kahve koymak, bugün güne böyle başlamış olacağız artık.
Kahvemle beraber, salona gidiyorum, gözüme vitrin çarpıyor. 'Ne gereksiz bir eşya' demekten alamıyorum kendimi. İçindeki hiçbir eşyayı kullanmıyoruz, ne diye aldık o zaman?
İlk defa gözüme çarptı; kadehlerin, viski bardaklarının bizim evde işi ne?
Sakın söyleme, sus.
Elbette müslümanız, onların bu evde ne işi var inan bilmiyorum.
İçim sıkılarak kanepeye oturuyorum. Elime kumandayı alıp televizyonu seyre dalıyorum.
Sürekli kanal değiştirmek zorunda kalıyorum. Neden mi?
Ahlak dışı ilişkilerin bulunduğu diziler, sevgi, saygı nedir bilmeyen karakterler, insanları aşağılayan, hakaret eden güya komedi programları, seviyesiz tavırlar, alkole özendiriş, tek dünyalı düşünenlerin yaydığı daha binlerce aykırı hareket.
Televizyonu kapıyorum, içim sıkıntıyla dolu.
Daha evvel pek de iştahla izlediğimi bildiğim hiçbir programı izleyemiyorum.
Sanırım bir kabustan daha uyanıyorum.
Rüyamı hatırlıyorum sonra.
Yürümemi engelleyen, görmemi engelleyen, duymamı engelleyen, beni karanlığa hapseden şeyler...
Baksana etrafına!
Seni, evladını, çevreni kim yönlendiriyor?
Kime emanet ettin kendini, canın bildiğin insanları?
Kimlerin dediklerini yapar olduk farketmeden?
Gördüm ki: ''Etraf sis, gözler uykulu, gönüller kapalı...''
Gönüller neyle açılır?
Ben biliyorum, söylememi ister misin?
Huzura kavuşmayı diliyorsan şayet dinle...
Ellere, ayaklara, bileklere görünmeyeninden takılmış prangaları çıkarmak istiyorsan dinle fısıldıyorum:
Tek çare Kur'an!
Oku!
Anlarsın, endişe duyma.*
*Andolsun ki, Kur'an'ı öğüt alınması için kolaylaştırdık. Düşünüp, öğüt alan var mı? (Kamer 32)
BÜŞRA ŞÜKRAN
Ellere, ayaklara, bileklere görünmeyeninden takılmış prangaları çıkarmak istiyorsan dinle fısıldıyorum:
YanıtlaSilTek çare Kur'an!
Oku!
Anlarsın, endişe duyma.
Tek çare dediğiniz gibi Kur'anda Allah razı olsun paylaşımınız için, okuyanların gözünü açacak bir yazı olmuş.
Sağolun, inşaAllah. :)
Silallaha emanet olun
YanıtlaSiltüylerim diken diken oldu,çok anlamlı olmuş allah razı olsun
YanıtlaSilSağolun, sizden de. :)
SilAllah razı olsun her zamanki gibi çok hoş bir yazı.
YanıtlaSilSırf bu pranga sebebiyle tv izlemeyi hiç sevmiyorum ben de
Sağol canım yorumun için, Allah senden de razı olsun. ;)
Sil