Bazen birisine dert anlatmaktan daha zor bir şey olmuyor.
Bir yanlışı var ve anlatıyorsun, yapmamasını güzelce dillendiriyorsun, nafile.
Tekrar anlatıyorsun, anlatıyorsun..bakıyorsun ki değişim yok, yahut en başta, ilk anlattığında, sana kafa tutuyor, yanlışsın diyor sana. Anlatmaya çabalıyorsun, örneklendiriyorsun, yok anlamamakta ısrarlı ve illa kendisi doğru...
Böyle olunca insan yoruluyor. Sanki gücü bitiyor, nefesi tükeniyor.
''İyiyi ve doğruyu anlatayım ama nasıl? Anlamıyorlar, dinlemiyorlar'' diye dertleniyor. Tam o sırada şeytan da gelip:
''Amaan, anlatsan ne olacak ki? Anlamıyorlar işte bırak!'' diye vesveseyi basıyor. Melun.
Bu durumda vesveseden kurtulabilmek çok önemli. En evvel yapmamız gereken Allah'a sığınmak. Daha sonra da mantıklıca düşünmeye çalışmak.
Mesela Nuh Peygamberi düşünelim.
''Andolsun ki biz Nûh'u kendi kavmine gönderdik. O, bin yıldan elli yıl eksik bir süre onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tûfan kendilerini yakalayıverdi.'' Ankebût 29/ 14
'Dokuz yüz elli yıl' yerine 'bin yıldan elli yıl eksik' şeklinde gelmesi zamanın uzunluğuna dikkatleri çekmek içindir.
'-Elli yıl eksiğiyle- bin yıl kalmıştı' ifadesi, peygamberlik hariç, bir insanın yaşayabileceği en uzun süre kavmini yılmadan usanmadan davet ettiğine delalet eder. (Hayat Kitabı Kur'an sf: 778)
Peygamberimizi düşünelim.
Onlarca sıkıntı yaşadı davasından vazgeçti mi? İnsanları uyarmaktan vazgeçti mi?
Israrla hem hal ile hem dil ile:
''Davam Allah'tır, Allah'ın dinini yaymaktır.'' demedi mi?
Şeytan ve nefsiniz vazgeçmenizi, insanların değişmeyeceğini söylediğinde şöyle deyin:
Nasıl insanların değişmeyeceğini söyleyebiliyorsun? Değişmeyeceği kesin olan insanlara Allah peygamber, kitap gönderir miydi? Aklını kullanmayanlar değişmez, sadece aklını kullanmayanlar...
Büşra Şükran
Yüreğine sağlık kardeşim:)
YanıtlaSilSeninde okuyan gözlerine sağlık güzel kardeşim :)
SilSELAMÜN ALEYKÜM...Bazen öyle oluyor ki doğruyu kendi nefsimize bile anlatmak zor .Rabbim yardımcımız olsun....
YanıtlaSilÇok doğru bir tespit. Hal böyle olmasaydı Peygamerimiz (s.a.v) ebu cehilin bile kapısına defalarca gidermiydi hiç..Yüreğinize sağlık :)
YanıtlaSilAbla güzel paylaşımlarınız var ve blog gerçekten sade ve şirin gözüküyor..
YanıtlaSilBiz ne çabuk pesediyoruz artık..
YanıtlaSilHatta artık uyarımızı yapıyoruz görevimizi tamamladık sanıyoruz..
Allah razı olsun bu güzel yazılar için
Ve aleykumselam.
YanıtlaSilYorumlarınız için sağolun, okuyan gözlerinize sağlık. :)
Güzel dualarınız için Allah razı olsun. :))
herşeyin hızlı ve hazırına alıştık biz artık.. duyguların bile..
YanıtlaSilçaba harcamadan herkes bizi anlasın istiyoruz, oysa daha biz kendimizi anlamaktan aciziz..